Küçük bir çocuk var içimde. Biraz üzgün. Hep ağlamış çünkü. Çok acımış canı.
Küçük bir çocuk var içimde. Biraz vazgeçmiş. Çünkü yıkmışlar hep hayallerini.
Küçük bir çocuk var içimde. Biraz kırılmış. Çok üzmüşler.
Küçük bir çocuk var içimde. Gelir bazen. Geçer karşıma, bir sigara yakar. Sonra anlatır.
Küçük bir çocuk var içimde. Biraz çirkin. Güzelmiş eskiden. Ben kirletmişim onu.
Küçük bir çocuk var içimde. Sinsi biraz da. Masummuş eskiden. Ben almışım masumiyetini. Güzelliğiyle birlikte.
Küçük bir çocuk var içimde. Biraz yorgun. Ben yormuşum onu. En büyük savaşı benimleymiş ve artık yorulmuş savaşmaktan.
Küçük bir çocuk var içimde. Biraz suskun. Konuşurmuş eskiden. Ben dinlemeyince susmuş.
Küçük bir çocuk var içimde. Biraz vazgeçmiş. Anlatamayınca derdini, vazgeçmiş her şeyden. Yaşamaktan bile.
Küçük bir çocuk var içimde. Biraz içmiş galiba. Yaşına bakmadan hem de. Zaten içmeden de konuşamazmış hiç. "Benim suçum değil." demiş. İçmem benim suçum değil. O da benim suçummuş. Çok üzmüşüm onu. Hep ağlamış. Duymamışım. Bağırmış. Aldırmamışım. Görememişim gözlerindeki yaşı. Sonra bir gün kapatmış gözlerini. Güzel gözlerini kapatmış ve bir daha açmamış.