29 Ağustos 2021 Pazar

Ufak Tefek Detaylar

Benim şehrimde yıldız bile yok. Sadece aptal insanların aptal binalarının aptal ışıkları. Sanki birileri yıldızları görmemizi istemiyormuş gibi. Sanki hak etmiyormuşuz gibi. Sanki yasakmış gibi, geri kalan bütün güzel şeyler gibi. Gökkuşağı gibi... 

Bütün hikayeler yarım mıdır? Bir hikaye ne zaman biter? Bir umut ne zaman söner? Bir insan ne zaman vazgeçer? Ya da bir insan vazgeçtiğinde bir hikaye biter mi? Ve en önemli soru; özlemek, unutmanın neresinde?

İçimde kötü bir his var. Aslında içimde hep kötü bir his var. Eğer gerçekten kötü şeylerin olacağına inanırsan muhtemelen kötü bir şey olur. Ya da kötü bir şey her zaman olur ama sen olacağını düşünürsen sadece haklı çıkmış olursun. 

Büyük bir şehrin merkezinde yaşamayı özlüyorum ama küçük bir şehirde sakin bir hayat yaşamak istiyorum. Evleneceğim yaşı çoktan geçtim, çocuk özlemi çektiğim zamanlardayım. 

Bir kere de olsa gerçek bir şey söyleyebilmek isterdim. Anlamı olan bir şey. Birilerinin hayatında bir şeyleri değiştirebilecek güzel bir söz belki. Belki de sadece boş duvarlara karşı bir itiraf. Ama gerçek bir cümle sadece...


10 Haziran 2021 Perşembe

Kapanış Konuşması

 "'Beni unutma.' ile 'Beni hatırla.' arasında bir fark var. Ve her veda, biraz buruktur, aslında. Sana 'Beni hatırla' diyemem ama 'Beni unutma', olur mu? Yıllar sonra, bir yerde adım geçtiğinde, 'Gerçekten de öyle biri vardı.' deme mesela. Adımı duyduğunda bugünü hatırla. Sana nasıl baktığımı hatırla. Seni ne kadar sevdiğimi hatırla. Beni hatırlama ama seni seven biri olduğunu hatırla."

Eğer veda etmiş olsaydım bunları derdim. Bilmiyorum, belki de sadece yalvarırdım. Ama bugün, burada bir şeyler deme şansım olsa bunları söylerdim. Hayır. Bunları söylemezdim. Şöyle bir şeyler söylerdim, sanırım;

"Teşekkür ederim. Gerçekten. Ben, çok üzüldüm. Kendimi, uzun süre, çok değersiz biri olarak gördüm. Kimsenin beni sevmeyeceğini düşündüm. Hayır. Buna inandım. Sevilecek kadar değerli değildim. Sonra, bir süre seni bekledim. Sanki bir anda, bir yerlerden çıkıp, tekrar hayatıma gireceksin gibiydi. Sanki bu bir hayal değildi de olması an meselesi olan bir gerçekti. En azından ben buna inanıyordum. Gerçekten de uzun bir süreç oldu. Çok acılıydı. Hala yalnızım. Hala yaralarımı sarıyorum. Çok Cem Adrian dinledim. Her şarkıda seni aradım. Ama teşekkür ederim. Gitmeseydin, bugün bunları yazamazdım. Gitmeseydin, hala yaralı, hala bir yerlerde bir ufak umudumla, bir battaniyenin altında, ağlayarak seni bekliyor olurdum. Senden çok nefret etmek istedim. Ama yaptığın şeyi yapmak zorundaydın. Seni sevmeyen birinden nefret edemiyor olmak, zor. Artık ben, elimden geldiğince senden kaçmaya çalışacağım. Çünkü böyle olması gerekiyor. Ama gerçekten, beni sana umutsuzca bağlayan ipi kestiğin için teşekkürler."

Her hikaye bir vedaya ihtiyaç duyar. Bir kapanış konuşması bir şeyleri atlatmayı kolaylaştırır. Ya da böyle düşünmek vedaları kolaylaştırır, emin değilim. O kadar veda etmedim henüz. Ama bir yerlerde, bir şekilde bunlar sana ulaşırsa, gerçekten teşekkür ederim. Hayatımdaki en iyi şeylerden biri olduğun için...

22 Ocak 2021 Cuma

Olmamış Şeyler

 Bazı olmamış şeylerin hikayesi bu. Bazı insanlar şanslı doğar. Bazılarınınsa en büyük şansı doğabilmiş olmaktır. Bugün doğmayı başarmış olanların haklı ama yaşanamamış mutluluklarını anlatmalıyım. 

 Ağzı bozuk biriydi her zaman. Farklı zamanlarda farklı isimleri oldu. Sanırım kendisine yakışanı seçemedi. Ya da belki de değiştirmesi gereken şeyin ismi olmadığını fark edemedi. Bilemiyorum. Zaten bu hikayelerde bilinmeyenler çoktur. Acının olduğu yerde her şey gizemlidir. Bir şeyler hep halının altındadır. 

 Hastalıklar konuşulmaz. Hayallerse düşünülemez bile. Böyle yerlerde eğer birisi hayal kurmayı düşündüğünüzü bile fark ederse azıcık, mini minnacık kalan hayat enerjinizi alır. Ruh olursunuz ya da ruhunuz bile kalmaz bu dünyada.

Hayalleri olan bir çocuktu. Çok dayandı. Elinde ufacık hayaliyle, boktan bir ailede, çok uğraştı. Birileri hayallerini her almaya çalıştığında, daha da sıkı sarıldı. Çok hayrandım ona. Bir kere ismimi hatırladığı için mutlu olmuştum hatta.

Tek istediğim onu bir gün mutlu görebilmekti. Bir kere içten gülümseme... Her karşılaşmamızda hayatımın ne kadar kolay olduğunu fark ederdim. Her yardım çığlında ne kadar gereksiz dertlerim olduğunu da vururdu aslında yüzüme.

Yazarken en büyük ilham kaynaklarımdan biri oldu hep.Her zaman anlatacak güzel bir hikayesi vardı. Her zaman söyleyecek afili bir sözü...

Sanırım hepimizin istediğini istemişti. Fark edilmeyi... Birisinin onun acı çektiğini görmesini istemişti. Sanırım en çok da biraz şefkat istemişti. Yıllar sonra tekrar yazılarının arasında kaybolurken hissettiğim şey sevgiye açlık. 

Görmediğin, bilmediğin bir şeyi veremezsin. Ama bilmediğin bir şey için senelerce kıvranabilirsin. Hayır tüm hayatın boyunca kıvranabilirsin. 

Kimse sevmediği için kendisini sevemedi. Kimse kabullenmediği için kendisini kabullenemedi. En çok ihtiyacı olduğu anda bile kendisine biraz şefkat gösteremedi. Hayatını arayarak geçirdiği şeyi kendisine bile çok gördü sanırım.

" Hep on sekiz yaşında. Hep aynı sigarayı aynı bereyi aynı bira markasını kullanıyor. Tanımazsınız değil mi? Suratını kimse görmedi."

Bu onun hikayesi. Yaşamadığı mutlutlukların hikayesi...