Hep merak ettiğim bir şey var. Bazı, yalnız gecelerde, hala kafamı kurcalıyor. Şimdi olduğum kişi olsam ya da çok önceden olduğum kişi. Aslında ikisi yakın zaten. Neyse işte, o zaman olduğum aptal ve her şeyden vazgeçmiş kişi olmasam farklı olur muydu? Yine aynı şeyleri mi yaşardık? Yine reddeder miydin? Biliyorum muhtemelen bununla alakası yok ama yine de düşünüyor işte insan. Belki farklı olurdu, diye.
Hayat işte, yanlış zamanda yanlış şeyleri yapıyordum. Ve sen, bazı başka şeyleri çok kafana takıyordun. Başka gereksiz şeyleri... Hala öyle misin bilemiyorum tabi. Ve en yanlış zamanda, bırakmıştım kendimi sana. Tamamen kaybolmuşken kendi dertlerimin arasında, düşmüştüm göz bebeklerinden içeriye. Ve sen başka birinin derdi için fazla toydun.
Yıllar sonra, kendimi sonunda buldum artık. Şimdi, geçmişimden yanımda taşıdığım enkazla, yeni insanların ellerinde, yıllardır giyilmiş bir kıyafet kadar eskimiş ve pot yapmış bir şekilde, senin kalıntılarını arıyorum, içimde bir yerlerde. Ve her gece, bütün sesler kesildikten sonra, balkonda, keşke bir sigara olsa diye içimden geçirirken, derinlerde bir yerlerden çıkıp, bir sızı bırakıyorsun kalbimde.
Bu bir veda değil. Artık biliyorum. Ne zaman gittiğine inansam, çıkıyorsun tekrar bir yerlerden. Yine gitmiş gibi yapıp, çıkarsın tekrar. Artık biliyorum. Benimlesin. Bir şekilde buralardasın hep. En derinlerimde, keşkelerimdesin. Ve ben öğrendim artık, keşkelerim ve kalbimdeki sızıyla, başkalarının kollarında, gözyaşlarımı içime dökmeyi.