Bazı şeyler hep yarım. Çok güzeller ama tamamlamak imkansız. Oldukları gibi kalmak zorundalar. Heyecan verici... Ve eksik...
Bazen gelir. "Tatil nasıldı?" diye sorar. Aslında her hafta sonundan sonra sorar.
"İyi." derim. "İyiydi işte. Her zamanki gibi." Aslında hep bu kadar karamsar değilim. Güzel şakalarım var. Bir de bağırmak istediklerim. Ama bunu ona söylemem. Söyleyemem.
Oysa sıradan bir ilişkimiz var. Ya da bilmiyorum. Belki de bizi özel kılan şey sıradan olmamız. Kim bilebilir?
"Kekik kokusu hep Denizli'yi hatırlatır." dedim. "Çocukluğumda geçirdiğim bir yaz tatilinden dolayı. Ve şimdi sadece kekik kokusu kaldı o tatilden. Bir de dayımın her gün üşenmeden kurduğu nargilenin fokurdaması."
Oturmuş, çay içiyorduk. "Bir çayımız var, ha." demişti. Ve biz de çay almıştık.
"İyi de, bunun, şu anda, konumuzla ne alakası var?" dedi.
"Bilmiyorum." dedim. "Kekik kokusu güzel ve ben Denizli hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Ayrıca ortada herhangi bir konu da yoktu. Çay içerken konu olmaz zaten. İnsanlar içinden geçeni söylerler."
Yüzüme baktı. "Geri zekalı, o bira." dedi. "Çay sadece çaydır. Büyütecek bir şey yok. Ve sigara bok gibi bir şey. Ve terlikli şarkı yalan söylüyor. Çay ve sigara bir işe yaramaz."
"Çay asla sadece çay değildir." dedim. Son kozumu oynuyordum.
Yüzünü ekşitti biraz. "O da futbol." dedi. "Ki doğru. Bu kadar büyük bir endüstrinin iyi bir şey olma ihtimali yok zaten. Ama konumuz futbol da değil."
Pes etmiştim. Onunlayken konuşmayı yönlendirmek imkansızdı. "Peki konumuz ne?" diye sordum.
"Konumuz..." dedi. Nefret ettiği sigarasından son bir nefes çekip söndürdü. "Konumuz..." dedi tekrar. Sanki son kez emin olmak istiyordu söyleyeceği şeyden. Ya da kelimeleri toparlamaya çalışıyordu. Böyle şeyleri bilmek imkansız. "Konumuz, bütün muhabbetin birayla alakalı olması ama bizim oturup bir bira içmemiş olmamız." dedi.
Şaşırmadım bile. Artık alıştım. Onunla konuşuyorsam, onun kurallarına uymak zorundaydım. Eğer konuşma bira hakkında diyorsa, bira hakkındadır. Masada duran paketten bir sigara alıp dudağıma koydum.
"İki sene olmuştu içmeyeli. Ama senin gibi biriyle içme şerefine nail olacaksam sigarasız olmaz." dedim.
Çakmağı yaktım. Ve yıllar sonra, kendimi zehirlemenin ne kadar keyifli olduğunu bir kez daha keşfederek çayımı içmeye devam ettim.