"Sevişemiyoruz."
"Çok kaybedenler kulübü."
"Hayat bazen bilmem ne..."
"Klişe."
"Sus artık. Yazmak istiyorum. Sadece yazmak. Artık acı çekecek vaktim bile yok. Galiba yaşının adamı olmak böyle bir şey. Biraz daha fazla maaş için kıçını yırtmak."
"Bunları okuyan terbiyeli insanlar var. Biraz dikkat."
"Bunları okuyan kimse yok."
"Bunu bilemezsin."
Bunu bilebilirim. Hayatta önemsiz şeyleri hep bilirim zaten. Mesela senin bunları okumayan o terbiyeli insanların yarattığı baskının sesi olduğunu biliyorum. Kafamın içinde her yazıya başladığımda yargılamaya başlıyorsun.
Bazen abim oluyorsun. Ki ağabey ne ya? Lütfen kimse yazmasın öyle şeyler bir daha. Bazen babam, bazen annem bazense ben...
Ve ben her gün her yaptığım eylemde önce sana karşı savaş veriyorum. Sonra eylemin kendi zorlukları çok da zor olmuyor zaten. Sen olmasaydın belki gerçekten bir işe yarardım bile belki.
Ama artık yapacak bir şey yok. Sen ve ben farklı seslerle farklı kimliklerle hayatımın sonuna kadar, pişmanlıklarımız arkamızda, oradan oraya savrulmaya devam edeceğiz."