"Sen birinden hoşlanıyorsun diye o da senden hoşlanmak zorunda değil. İnsanları buna zorlayamazsın. Tek yapabileceğin iyi biri olup, seni sevmesini ummak." Durdum. Sigaramdan bir nefes çektim. "En kötüsü, reddedilmek değil. En kötüsü, sinirlenecek bir şeyin olmaması. Kötü biri değil, bana kötü bir şey yapmadı. Sadece benimle aynı hisleri paylaşmıyor. Ve bunun için onu suçlayamam. Ondan hoşlandığım için kendimi de suçlayamam. Nasıl suçlarım ki? O mükemmel. Ortada berbat bir durum var ve suçlayacak kimse yok. Geberiyorum üzüntüden ve bunun bir suçlusu yok. Sadece hayatın bir sabah karşıma çıkardığı bir sürpriz." Sehpadaki pakete uzanıp bir sigara daha yaktım.
"Sigarayı bırakmamış mıydın sen? Uzun zaman olmuştu içmeyeli sanki."
"Dün sigarayı bırakmış biriydim. Bugünse sağlığımı önemseyecek kadar hayatı sevmiyorum."
"Gerizekalısın." dedi. "Seni anlamak imkansız. Birinin, sadece hayatının kıyısından geçerek, hayatının içine sıçmasına izin veriyorsun. Dün dünyanın en mutlu insanıydın. Bugün hakkında hiçbir şey bilmediğin biri yüzünden yıllardır inşa ettiğin her şeyi yakmaya hazırsın."
Arkada Cem Adrian çalıyordu. Arkada her zaman Cem Adrian çalıyordu aslında. Hayatımın arka plan müziği. Biraz çaresiz, çok aşık ve hiç umut yok.
"Sabah uyanacağım ve mutluymuş gibi davranacağım. Eve gideceğim. 'Sigaraya mı başladın sen tekrar?' sorusuna 'Hayır.' cevabını verip önlerine kokunun suçlusu olarak seni atacağım. İnanmazlar muhtemelen ama yüzüme de vurmazlar yalanımı. Ve yüzüme taktığım alaycı ve optimist maskenin altında üzülmeye devam edeceğim."
Yüzüne baktım. Anlamamıştı.
"Hala anlamıyorsun, değil mi? Asla mutlu değildim. Yıllardır hiçbir şey inşa etmedim. Bir sabah uyandım bir maske taktım yüzüme ve senelerce rol yaptım sadece. Ve şimdi, ilk karşılaştığım engelde, yüzümdeki kağıt maske erimeye başladı. Aslında bu gerileme değil. Asla ilerlemediğim ortaya çıkıyor sadece. Maskem düşüyor ve ne kadar işe yaramaz biri olduğumu görmeye başlıyor herkes. Artık kara kara düşünmekten bile vaz geçtiler. Umursamıyorlar. Görmüyorlar. Duymuyorlar. Sadece, vaz geçtiler artık benden."
Doğru. Vaz geçtiler. Ve her şey bitti.
20 Ocak 2019 Pazar
5 Ocak 2019 Cumartesi
Ve Ben Buna İnanmayı Seçiyorum
-Hayır. Bunu bozmana izin vermeyeceğim. Hüzünlü bir hikaye değil bu.
-İçinde bizim olduğumuz bütün hikayeler hüzünlüdür.
-Öyle olmak zorunda değil. Bu sefer mutlu bir hikayemiz olabilir. Sadece her şeyi kötü görmeyi bırakman lazım.
-Artık anlamış olman lazım. Senin umudunla benim karamsarlığım karşı karşıya. Ve henüz galibiyetin yok. Neden biliyor musun? Bilmiyorsun. Tabi ki bilmiyorsun. Her şeyi kafanda kurguladığın gibi gördüğün için gerçeklere dair en ufak bir fikrin bile yok. Beş yaşında bir çocuk gibisin. Çoğu zaman nerede olduğunu bile bilmiyorsun.
Bu yüzden ben varım. Arkanı toplamak için. Hayallerinde cenneti yaşarken, gerçekler yüzüne vurduğunda tamamen yıkılma diye.
-Bu sefer değil. Bu kez o da seviyor. Biliyorum. Hissediyorum. Bu sefer değil. Artık buna ihtiyacım yok. Bütün küçük kötü şeyleri yüzüme vurmana ihtiyacım yok. Hayatımı zorlaştırmaktan başka hiçbir şey yapmıyorsun.
-Çaresizce uğraşıp duruyorsun. Etrafında dolanıyorsun. Onun için her şeyi yapabilirsin. Dünyadaki en aptal zeki insan olabilirsin. Hayır, olamazsın. Zeki bile değilsin. Seni seven kimse olmadığını görebilecek kadar bile zekan yok. Ki bir aptal bile anlardı şimdiye kadar. Geç kalmış bir geri zekalısın. Her şeye geç kalmış... Ve kimsenin umrunda değilsin.
-Neden? Neden hep yeni bir şeye başlamak istediğimde buradasın? Neden her hayalimin karanlık bir parçasısın? Neden hep kötüsün? Neden her heyecanlandığımda ilk seni duyuyorum? Neden? Neden?! İçinde hiç mi umut yok? Hiç mi bir şey iyi olamaz? Ve haklısın. Aptalım. Her seferinde cesaretimi paramparça etmene izin veriyorum. Hayallerimi alıp birer birer yok etmene izin veriyorum. Sadece oturuyorum, seni dinliyorum ve ağlıyorum.
Ama bu sefer olmaz. Artık mutlu olmayı hak ediyorum. İyi bir insan değilim belki ama ben bile bu kadar mutluluğu hak ediyorum.
-Neden mi? Neden mi?! Biliyorsun nedenini. Eğer ben söylemezsem kimse söylemez. Söyledim sana kimse umursamıyor. Kimse dinlemiyor seni. Kimse gerçekten dinlemiyor. Ben varım sadece. Dinliyorum ve doğruları söylüyorum. Ve bunlar sana ağır geliyor. Beni sevmiyorsun biliyorum ama yine de devam ediyorum bunu yapmaya. Çünkü başka kimse yapmıyor. Ve sonunda hep daha kötü oluyor. Hep üzülüyorsun.
-Hep üzülüyorum zaten. Bunun olanlarla alakası yok. İçimde en ufak bir heyecan parçasının bile yaşamasına izin vermiyorsun. Hayal kurmama izin vermiyorsun. Sadece gerçekleri istediğin şekilde yorumlayıp üzüldüğümü görmek istiyorsun. Bundan zevk alıyorsun. Kendini kandırabilirsin istediğin kadar. Tıpkı beni kandırdığın gibi. Ama yaptığın şey bu. Daha fazla dinlemek istemiyorum seni.
Dediğim gibi artık bitti. Duymuyorum artık seni. Artık sadece güzel şeyler olacak. Ve ben buna inanmayı seçiyorum.
-İçinde bizim olduğumuz bütün hikayeler hüzünlüdür.
-Öyle olmak zorunda değil. Bu sefer mutlu bir hikayemiz olabilir. Sadece her şeyi kötü görmeyi bırakman lazım.
-Artık anlamış olman lazım. Senin umudunla benim karamsarlığım karşı karşıya. Ve henüz galibiyetin yok. Neden biliyor musun? Bilmiyorsun. Tabi ki bilmiyorsun. Her şeyi kafanda kurguladığın gibi gördüğün için gerçeklere dair en ufak bir fikrin bile yok. Beş yaşında bir çocuk gibisin. Çoğu zaman nerede olduğunu bile bilmiyorsun.
Bu yüzden ben varım. Arkanı toplamak için. Hayallerinde cenneti yaşarken, gerçekler yüzüne vurduğunda tamamen yıkılma diye.
-Bu sefer değil. Bu kez o da seviyor. Biliyorum. Hissediyorum. Bu sefer değil. Artık buna ihtiyacım yok. Bütün küçük kötü şeyleri yüzüme vurmana ihtiyacım yok. Hayatımı zorlaştırmaktan başka hiçbir şey yapmıyorsun.
-Çaresizce uğraşıp duruyorsun. Etrafında dolanıyorsun. Onun için her şeyi yapabilirsin. Dünyadaki en aptal zeki insan olabilirsin. Hayır, olamazsın. Zeki bile değilsin. Seni seven kimse olmadığını görebilecek kadar bile zekan yok. Ki bir aptal bile anlardı şimdiye kadar. Geç kalmış bir geri zekalısın. Her şeye geç kalmış... Ve kimsenin umrunda değilsin.
-Neden? Neden hep yeni bir şeye başlamak istediğimde buradasın? Neden her hayalimin karanlık bir parçasısın? Neden hep kötüsün? Neden her heyecanlandığımda ilk seni duyuyorum? Neden? Neden?! İçinde hiç mi umut yok? Hiç mi bir şey iyi olamaz? Ve haklısın. Aptalım. Her seferinde cesaretimi paramparça etmene izin veriyorum. Hayallerimi alıp birer birer yok etmene izin veriyorum. Sadece oturuyorum, seni dinliyorum ve ağlıyorum.
Ama bu sefer olmaz. Artık mutlu olmayı hak ediyorum. İyi bir insan değilim belki ama ben bile bu kadar mutluluğu hak ediyorum.
-Neden mi? Neden mi?! Biliyorsun nedenini. Eğer ben söylemezsem kimse söylemez. Söyledim sana kimse umursamıyor. Kimse dinlemiyor seni. Kimse gerçekten dinlemiyor. Ben varım sadece. Dinliyorum ve doğruları söylüyorum. Ve bunlar sana ağır geliyor. Beni sevmiyorsun biliyorum ama yine de devam ediyorum bunu yapmaya. Çünkü başka kimse yapmıyor. Ve sonunda hep daha kötü oluyor. Hep üzülüyorsun.
-Hep üzülüyorum zaten. Bunun olanlarla alakası yok. İçimde en ufak bir heyecan parçasının bile yaşamasına izin vermiyorsun. Hayal kurmama izin vermiyorsun. Sadece gerçekleri istediğin şekilde yorumlayıp üzüldüğümü görmek istiyorsun. Bundan zevk alıyorsun. Kendini kandırabilirsin istediğin kadar. Tıpkı beni kandırdığın gibi. Ama yaptığın şey bu. Daha fazla dinlemek istemiyorum seni.
Dediğim gibi artık bitti. Duymuyorum artık seni. Artık sadece güzel şeyler olacak. Ve ben buna inanmayı seçiyorum.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)