İçimde her gün ölen umutlar var.
Selam gençler diyerek başlayayım bari.
Bugün Ygs'ye gireceğim okula bakmaya gittim. Okulu bulduktan sonra da bir dolaşayım diyerekten gezdim Çeliktepe'de biraz. Biraz yürüdükten sonra bir yola çıktım. Hani o hor gördüğümüz, hiçbirimizin yaşamak istemediği fakir, gecekondu hayatının ne kadar yakınımızda olduğunu farkettim.
Yolun bir tarafında büyük plazalar, iş merkezleri, gökdelenler, alışveriş merkezleri, diğer tarafında ise boyaları bile yapılmamış gece kondular...
Ölçtüğün zaman bir kaç metre var sadece, arada.
Ortak noktaları da çok iki tarafın.
Mesela iki tarafta da yaşayanlar sonraki gün ne giyeceğini düşünüyor. Bir taraftakiler dolabın içinde kaybolurken, diğer taraftakiler hangi kıyafetimde daha az yama var diye düşünüyor.
İki taraftakiler de şarap içiyor mesela. Bir tarafta zevk meselesiyken, diğer tarafta aile faciasına dönüşebiliyor.
İki taraftakiler de gelecek için plan yapıyor. Biri tatile nereye gideceğini düşünürken, diğeri ay sonunu nasıl getireceğinin planını yapıyor.
Aradaki mesafe sadece bir kaç metre.
Ama öyle bir duvar var ki arada. Görüyorlar, dibindeler ama ellerini uzatıp alamıyorlar.
O görünmeyen duvar o kadar yüksek ki, kendilerini öyle bir koruyorlar ki, biri elini uzatıp küçücük, ufacık bir şey bile almaya bile çalışsa, o kadar sert vuruyorlar ki, kalkamıyor bir daha.
Öyle bir sınır çizmişler ki, hepimiz aynı hayattaymışız gibi görünüyor ama onlar farklı bir dünyada yaşıyorlar.
Neyse işte bu da beni hayat hakkında düşünmeye itti, aslında çoğu şey beni hayat hakkında düşündürüyor.
Ne düşünsem ne hayal etsem, hep bir "Neden?" sorusu çıkıyor karşıma. Gelecek hakkında ne düşünsem, ne istesem bir "Neden?" var sonunda.
Ve verecek hiçbir cevabım yok.
İstediğim hiçbir şey yok.
Yaşıyorum. Biyolojik olarak yaşıyorum ama yaşamıyorum.
Yaşamak bir amaç sahibi olmak demek ve benim yok.
Cem Adrian dinliyorum üzülüyorum ama aşık olduğum biri bile yok.
Yaşamak hissetmek demek ama ben hissetmiyorum.
İstediğim hiçbir şey yok demiştim ama var.
Hissetmek istiyorum, bir amaç istiyorum.
Olmuyor.
Sanki bazılarımızın bu dünyada yeri yokmuş gibi.
Ortada kalmışız ya da yanlışlıkla olmuşuz gibi.
Yaşamak için değil de sadece nefes alıp ömrümüzü doldurmak için gelmişiz gibi.
Bir yerlerde bir hata olmuş da biz ortaya çıkmışız gibi.
Aynaya bakıyorum ve boşa gitmiş birini görüyorum.
Eğer istersem, yapabilirmişim ama sanki istek mekanizmasını bana koymayı unutmuşlar gibi.
İstemeyi istiyorum, ama "Neden?"
Ne olmak istiyorum? Ne yapmak istiyorum? 10 sene sonra kendimi nerede görüyorum?
Hiçbirinin cevabı yok bende.
Bir programdaki araya karışmış ve hiçbir gereği olmayan kodlardan biri gibiyim.
Amacımı arıyorum ama sanırım öyle bir şey yok.
Neyse işte ben yazıların sonunu bağlayamıyorum bir türlü.
O yüzden böyle ortada bırakıp gidicem.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder