5 Ağustos 2014 Salı

Aynı Bok Farklı Gün

Facebook'ta biri yazmıştı: Gerçi hep aynı şeyler ama "farklı cümleler." Neyse...
Tam olarak durumumu anlatan bir cümle olmuş.
Bir de "Esaretin Bedeli"nde vardı benzer bir şey: Aynı bok, farklı gün.
Yani söyleyecek yeni bir şeyim yok.
Hep aynı şeyler.
Aynı mutsuzluk.
Aynı acı.
Çok derinden hem de.
Yaşıyorum.
Ama neden yaşıyorum ben de bilmiyorum.
Belki umut. Biraz. Çok az. Çok azdan çok daha az hatta.
Herkesle sorunlar. Her şeyle sorunlar.
Şanssızlık.
Acı.
Derinde hep olan bir acı.
Her yüksek bir yerde durduğumda içimden gelen atlama hissi.
Ve nefret.
Hayata karşı...
Etrafımdaki insanlara karşı...
Gördüğüm mutlu insanlara karşı...
Birlikte uyuyan insanlara karşı...
Benim hayalimi yaşayan bir çifte karşı...
Bir sahilde oturmuş martıları besleyen bir çocuğa karşı...
Aileme karşı...
Ailemin hep onlar gibi olmamı ima ettiği abimlere karşı...
Ama en çok da kendime karşı...
Cesareti olmayan kendime karşı...
Karşı koyamayan kendime karşı...
Konuşmayı bile beceremeyen kendime karşı...
Ve umut. Çok az. Çok azdan çok daha az...
Günün birinde güzel bir gün geçirme umudu...
Az da olsa, çok az da olsa mutlu olma umudu...
Ve hayat.
Her seferinde daha sert vuran hayat...
Her kalkmaya çalıştığımda "Hayır!" diyen hayat...
Herkese gülen, bana kızan hayat...
Her savaştığımda beni yere seren hayat...
Ve bir başka filmden bir cümle: Hayat seni yere serdiğinde ayağa kalkığ kalkmamak senin seçimindir.
Belli ki benim için söylenmemiş.

1 yorum: