Kalbimdeki son masum parçayı da sana bırakarak, terk ediyorum bu şehri. Yanıma biraz anı aldım, çok fazla da pişmanlık. Bir ayrılık şarkısıyla, terk ediyorum bu şehri. Geride kendimi bıraktım, bir de çaresizliğimizi.
Sanki bu anın içinde kaybolmuş ve sonsuzluğu bulmuşuz gibi. Ama bitiyor. Gidiyorsun. Gidiyorum. Aynı zamanda, farklı yönlere... Tam da aradığımı bulmuşken hem de...
Hayat böyle işte, mükemmel biriyle aynı yerde yaşatır seni üç sene, ama taşınmadan 1 hafta önce tanıştırır.
Biraz geç oldu, değil mi? Eh, hayata bu kadar geçmiş kalmış biri için, biraz normal bu yazının da geç kalması.
Şimdi dünyanın bambaşka ama birbirinden o kadar da farklı olmayan iki ülkesinde, belki de aynı yıldıza bakıyoruzdur. Çok mu Bülent Ortaçgil oldu? Özür dilerim.
Özür dilerim. Ara ara mesaj atıp rahatsız ettiğim için. Umut işte, bazen hakim olamıyorum kendime.
Belki, ılık bir bahar gününde, yağmur durmuş, güneş henüz açmışken ve güzel bir gökkuşağı çıkmışken buluşuruz yine. Dedim ya umut işte...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder