17 Mart 2018 Cumartesi

Parçalar 3

Sigara olsa içerdim. Sigara yok. İçmiyorum. Uzun zamandır içmiyorum. Ama olsa şu an içerdim.
Bazen daha zor. Hayat bazen yaşanılır gibi değil. Diğer zamanlardaysa yine zor. Ama katlanılmayacak kadar değil. Boğuşuyoruz. Dertlerimizle boğuşuyoruz. Eğer dertlerimiz biterse yenilerini buluyoruz kendimize. Anlatacak bir hikayemiz olsun istiyoruz. "Ne zorluklar çektik be?" diyebilmek istiyoruz çoğu zaman. Kolay hayatları zorlaştırıyoruz yani bir nevi.

Bu sabah erken uyandım. Bu sabah hayata inanarak uyandım. Ve şimdi ölüme inanarak uyuyacağım. Ve tekrar başka bir hayata uyanmayı umacağım.

Kaybedenler Kulübü'nün yeni filmi çıkıyor. Bunlar hep Nejat İşler'in sesi karizmatik diye.

Bir gün, güzel güneşli bir güne uyanıp, kahvemi alıp, kahvaltıdan önce kısa bir yürüyüş yapacağım. Şimdiyse gecenin bir yarısı, yarı aç karnımla ve biraz susuzlukla, aptal aptal şeyler yazıyorum.

Yüzündeki acılardan öpmek isterim. Birileri aptal aptal şeyler yerine, insanların kalbine dokunan şeyler yazabiliyor. Ben mi? Hala aynı yerde, aynı şeyi yapıyorum.

Unutmak zor. Her gün unuttum mu diye kontrol falan ediyorsun. Gerçi her gün kontrol ettiğin bir şeyi zaten unutamazsın. Olmadı bu.

Yıllar önce ilk dram okuduğumda yazmaya başlamıştım. Uçurtma Avcısı... Hala aklıma geldikçe gözlerim dolar. Ve o günden beri içinde acı olmayan hiçbir şey yazmadım sanırım. Üstüne bir de kötü yazıyorum.

9 Aralık 2017 Cumartesi

Bir şeyler, Bazı şeyler

Gece 3'te geldin aklıma. Sigarayı bırakmış, uzun zamandır içmemiş bir halde evde otururken, bir anda çıktın. Oysa gittiğinde... Hayır gittiğinde değil, gittikten bir süre sonra, uzun süre sonra, çok, çok uzun bir süre sonra kalbimden de gittin sanmıştım.
Ben de şaşırdım yani, bir anda ortaya çıkınca. Ama anladım bazı şarkıların bazı sözlerinde gizlisin sen. Her zaman da çıkmıyorsun aynı şarkıda. Ama yine de her seferinde biliyorum, sen varsın orada. Gizlenmiş bekliyorsun.
Öyle işte aylar önce veda ettiğimi sanmış, artık başka bir hayata başladığımı zannederken çıktın tekrar. Önce küçük bir kıvılcım gibiydin, sanki o anda görmesem, bakmasam geçip gidecek gibiydin. Ama bakmamak mümkün değildi.
Ben senin yerinde oldum, senin yokluğunda. Biri geldi, "Seviyorum." dedi. Ve ben anladım sana ne yaptığımı. Umarım sen anlamazsın bana yaptığını. Ya da bilmiyorum belki çoktan biri yapmıştır sana da aynısını. Ama birinin sana hayır deme ihtimali yokmuş gibi geliyor. Belki de senin düşüncene bile hayır diyemediğim için bana öyle geliyordur. Bilemiyorum.
Böyle yazıları bitiremiyorum hiçbir zaman.

Özledim evet yine özledim... Sen giderken ben hep yağmurları dinledim... Özledim evet evet yine özledim... Benden büyük bir aşkı nerelere gizledim... Özledim evet evet yine özledim... Ben üşürken uzakta hep seni düşledim... Özledim evet yine özledim... Koskocaman acıları nerelere gizledim...

6 Ekim 2017 Cuma

Parçalar 2

"En çok da her şey iyi gidiyormuş gibi göründüğünde dikkatli ol." demişti. "Eğer bir şeyler, hayalindeki gibi başladıysa, hayatının en büyük hayal kırıklıklarından birine hazırla kendini."
Gözlerimi kapattım, hayallerimin gözyaşlarımla akmasını izledim. Haklıydı aslında. Çoğu zaman haklıydı zaten.
Bir yerden, bir zamanlar, "Eğer çok istersen gerçekleşir." diye bir şey duymuştum. Yanlış. Eğer çok istersen sonunda gözyaşlarınla parçalarsın hayallerini.
Ama o haklıydı. Her şey hayal ettiğim gibi gidiyordu, tek başıma sokağın ortasında ağlamadan bir kaç saat önce.



Bu bir veda. Uzun zamandır kabullenemediğim bir veda.
Bir kapının kapanışı, aslında. Çünkü bu kapıyı tamamen kapatmak zorundayım. Çok küçücük bir aralık bile kalırsa, aklımı oradan süzülen ışıktan alıp hayatıma devam edemem. Eğer bugün umudumu bırakmazsam, yarın umut edecek bir hayatım olmayabilir.



Things will happen while they can
I will wait here for my man tonight
It's easy when you are big in Japan



Güneşin doğuşunu da izleyebilirdik, birlikte. Yan yana, dostça ve iki küçük çocuk olarak. Ve aynı aynı günün batımında arkamızı dönmemiz yeterdi sadece.

30 Temmuz 2017 Pazar

Parçalar

Bütün çocuklar babasına benzemeye çalışır. Bütün ergenler babasından nefret eder. Ve ergenliği atlatan bütün erkekler babası gibi olmaktan korkar. Ve belli bir yaşı geçmiş her erkek babasına ne kadar benzediğini fark edip acı acı gülümser.

Yaşın kaç olursa olsun, annenle baban tartışırsa sen korkak, küçük bir çocuk olur ve kaçarsın.

Hepimizin babasına söylemek isteyip söyleyemediği cümleler vardır içinde. Hiç çıkaramadığımız ağzımızdan ve hep sonradan kendimizden nefret ettiren, söyleyemediğimiz için.

Ve erkekler ağlar. Çok da güzel ağlar. Kenan İmirzalıoğlu hariç. O ağlayınca bütün karizması gidiyor.

Ve sen bensin aslında. Henüz farkında değilsin. Ve ben kimim bilmiyorum, artık.

Yan rollere çok alışırsan, bir hikayenin baş rolünde olduğunda yadırgarsın.

Güzel şarkılar insanları etkiler. Ve her şarkı insanın üzerinde bambaşka bir etki bırakır. Eğer uygun durumda doğru müziği dinlersen her şeyi yapabileceğine inanırsın. Ama çok sürmez.

Dün gece, uyumadan önce, güzel hayaller kurdum. Uyuyamayınca hepsinin yıkılmasını izledim teker teker. Elimde biraz hayal gücü, biraz da hayal kırıklığı kaldı.

Eğer mutluysan, merak etme. Çok sürmez. Eğer mutsuzsan, derin bir nefes al ve mutlu olduğun zamanları hayal et. Muhtemelen işe yaramaz ama sen yine de dene bir kere.



16 Haziran 2017 Cuma

Hayallerimiz

-Bana bir masal anlat, bu güzel gün batımında.

-Sence de masal anlatılacak yaşı çoktan geçmedin mi?

-Kimse masal anlatılacak yaşı çoktan geçemez.

-Yine de 25 yaşında birine anlatılmaz bence.

-25 çok mu?

-Az mı?

-Çok, değil mi? Yine de bir masal anlat bana bugün. Güzel olsun. Mutlu olsun. İçinde hep mutluluk olsun. Ama İstanbul olmasın.

-İstanbul bugün sevmedi mi seni?

-Hayat bugün sevmedi beni. Hep güzel şeyler olsun içinde. Kötü adamlar olmasın. Kötü hayatlar olmasın. Acı da olmasın. Hayallerimizdeki gibi olsun.

-Bizim hayallerimizdeki gibi mi?

-Hepimizin hayallerindeki gibi.

-Hepimizin hayalleri var mı?

-Bilmem. Ama önemli olan o değil. Önemli olan, eğer hayallerimiz yoksa biz var mıyız?

Durdu. Etrafına baktı. Sanki son kez seyreder gibi hafızasına kazıdı gördüklerini. Son bir kez, çekip gitmeden önce bu dünyadan son bir kez, şükretti bir güneş batımı daha izleyebildiği için.

16 Mayıs 2017 Salı

Kendime Tavsiyeler

Kimseyi büyütme gözünde. Kimseyi kahramanlaştırma. Göründüğünden fazlası olduğuna inanma kimsenin. Gördüğünle yetin. Gördüğünü sev. Hissettiğini sev. Sevdiğini kahramanın yapma. Kahramanın olanı sev.
Olduğu gibi görüneni arama. Kimse olduğu gibi görünmez. Maskeleri de sevme. Maskeler düşer. Maskenin altından çıkanı sev.
Hemen sevme mesela. Ama çok geç de kalma sevmek için.
Geçmiş sevdalarını unutma. Ama geçmişe de çok takılma.
Unutma, bütün sevdaların kalbinde yer kaplar. Ama eskilerin kalbini tamamen doldurmasına izin verme.
Sır saklama. Sevdiğini söylemekten çekinme. Sabah akşam da söyleme ama.
Hissettiğini yaşa. Ya da yaşadıklarını hisset.
Sevdiğini koru ama kahramanı olmaya çalışma. Sevdiğini hissettir ama çok büyük beklentiler yaratma.
Umut etmeye devam et. Ama boş umutlara da kapılma.
Hayatı yaşa, mutlu ol ve denemekten vazgeçme.

7 Mayıs 2017 Pazar

Hayatta Kalmak

Gözlerinde denizi gördüğün insanı sevme. Gözlerinde evreni gördüğün insanı da sevme. Gözlerinde kendini gördüğün insanı sev. Sana baktığında seni gören insanı sev. Geçmişinle, hatalarınla, kırılmış hayallerinle, kırılmış kalbinle... Umutlarınla bir de...
Ya da sevme. Sevmek aradığın cevap değil. Soruyu bilmiyorsun henüz. Soruyu çoğu insan bilmiyor aslında. Ben de bilmiyorum. Bir soru olduğunu biliyorum. Bir cevap arıyorum. Belki de önce soruyu aramalıyım.
Sevmeyi denedim. Cevaba ulaştırmadı. Sevilmeyi de denedim. Hala deniyorum aslında. Bir cevaba ulaştırmayacak sanırım. Ulaştırırsa söylerim.
Yazmak da cevap olabilir. Yazmayı da denemelisin. İçinden gelenleri yaz. Bağırmak istediklerini yaz. Kimse okumasa da yaz. Önemli olan okunmak değil. Önemli olan yazmak. Cevap olmaya da bilir yazmak. Denemeden bilemezsin.
En önemlisi denemek sanırım. Aslında değil. Belki cevabı bulmak için önemli ama hayattaki en önemli şey değil. Çünkü hayattaki en önemli şey hayatta kalabilmek.

14 Şubat 2017 Salı

Son Sigara

Bir bira iyi olurdu şu an.
Hayat bazen sorunlardan oluşur. Hayat çoğu zaman sorunlardan oluşur aslında.
Güzel bir söz ya da güzel bir şarkı bir insanın hayatına yön verebilir. Genellikle filmlerde olur böyle şeyler. Güzel bir film de insanın hayatını değiştirebilir. Zaten aslında bütün sanatlar bunun için vardır.
Güneşin yağmurla birlikte göründüğü bir günde, eğer biraz da rüzgar varsa, bir binanın tepesinde, elimde bir sigarayla, belki de son sigaramla...
Üç sene önce "22 yaşında birinin olması gerektiği kadar olgun biri değilim." demişim. 22 yaşında biriyle tanıştım yakın zamanda. Haklıymışım. Doğrusunu söylemek gerekirse hala değilim. Çocukça sorunlar arasında, küçük bir çocuk gibi sızlana sızlana, kelimeleri sanki sınırlıymış gibi az az konuşarak, oysa göz yaşlarımın sınırı yokmuş gibi çokça ağlayarak, biraz da müzikle tabi...
Yarım kalmış cümleler... Yarım kalmış hayaller... Yarım kalmış umutlar... Yarım kalmış hayatlar...
Bir gün, bir sahil kenarında, yarım kalmışlarımla, günün ortasında, elimde bir şişe şarapla, belki de bir parça huzurla...
"Dünyayla olan savaşında dünyanın yanında ol." demiş Kafka. Garip bir adammış vesselam. Ama haklıymış da.
En sevdiğim tekli koltukta, elimde bir kitapla, soğuk bir havada, sümüklü peçetelerimle, kahvemi ve sigaramı da almadan asla...

22 Ağustos 2016 Pazartesi

...

Bazı şeyler vardı, anlatmak istediğim. Yeteneğim olsaydı şarkı yapardım. Yoktu, yazdım.
Bazı şeyler vardı, unutmak istediğim. Amirimin de dediği gibi unutmaya çalıştıkça daha net hatırladım. Haklıymış, geçmiyormuş.
Şimdi dönüp baktığımda anlatmak istediğim çoğu şeyi anlatamamışım. Gerçekten de yeteneğim yokmuş.
Sözlü sınavlarda hiç başarılı olamadım. Hep bildiklerimi unuttum, tahtaya kalkınca.
Bir de insanlar hep fazlasını bekledi benden. Oysa harcanmış bir potansiyelden çok abartılmış biriydim ben. Hiç olduğumdan daha fazlası olmak istemedim. Hiç olduğumdan daha fazlasıymışım gibi görünmek de istemedim. Ama herkes hep daha fazlasını gördü bende. İnanmadılar bu kadar olduğuma.
Seçme şansım olsaydı müziğe yeteneğim olsun isterdim.
Bir de sigaraya başlamamak isterdim.
Cem Adrian dinleyecek kadar mutsuz olmamayı isterdim.
İntiharın kelime anlamını hiç öğrenmemeyi isterdim.
Belli ki seçme şansım yok.
Belli ki balkonda Cem Adrian dinlerken sigaramı yakmak dışında bir seçeneğim de yok.
Ve son olarak, hayır istemem bir başkasını, yalnız ayağa kalkamam belki ama istemem.

21 Mart 2016 Pazartesi

Olduğumdan Çok Olmadığım Şeyler

Teoman ne güzel söylemiş. Her zaman kolay değil sevmeden sevişmek, tanımak bir vücudu, alışmak ve kaybetmek. Artık saymıyorum kaç sonbahar geçmiş, en son bir vücuda alışmamdan beri. Birileri geliyor, gidiyor. Mevsimler geçiyor. Uyuyorum, uyanıyorum. Bazen sanki mutlu olmuyorum da, daha az üzülüyorum. Bazen daha çok...
Güneşli bir sabah evden çıkıyorum. Yürüyorum. Metrobüse biniyorum. Güzel bir şey metrobüs. Trafiğe de girmiyor.
Bazen birini görüyorum. Sanki tanımak istiyorum.
Güzel bir şarkı açıyorum. Hayal kuruyorum. Yol uzun çünkü.
Bazen Şebnem Ferah giriyor. "Bitti, bitti, zor oldu ama bitti" diyor. Benim hiç güzel bir hikayem olmadı diye düşünüyorum.
Kızıyorum kendime. Çok kızıyorum. Yaptıklarım için, yapmadıklarım için... Her şekilde kendimi suçlu buluyorum içimde.
Bazen güçlü hissetmiyorum ama daha az güçsüz hissediyorum. Bir şeyleri başabilirmişim gibi değil de sanki deneyebilirmişim gibi...
Uzun geceler oluyor. Genelde geceler uzun oluyor zaten, kısayken bile. Rusyada gece olmuyor bazen diye düşünüyorum.
Günler de uzun oluyor. Ama zaman çabuk geçiyor. Klişe oldu.
Bazen büyümüşüm gibi değil de daha az çocukmuşum gibi hissediyorum. Sanki yetişkin değil de en azından bir fikrim varmış gibi.
Uzun zaman oldu diyorum. Sonra soruyorum kendime neye uzun zaman oldu diye.
Sabahları üşüyorum. Ceket giyiyorum eğer hava 30°nin altındaysa. Geceleri de üşüyorum. Soğuk bana göre değil sanırım.
Teoman'ı seviyorum. Güzel şeyler söylüyor.
Biri oluyorum bazen. Sanki sokakta kulaklıkla yürüyen birinden daha fazla biri gibi...
Kendimi kapatmak istiyorum bazen. Bir odada tek başıma aylarca kalmak mesela. Ya da uyumak yıllarca.
Zaman değişsin istiyorum. Yanlış zamanda doğmuşum. Hangi zaman doğru olurdu bilmiyorum.
Bir de yanlış zamanda yanlış yerde olmuyorum pek. Yanlış zaman ya da yanlış yer neresi onu da bilmiyorum.
Kısacası hayat zor, bense olduğumdan çok olmadığım şeylerden oluşuyorum.