"Uğruna nice savaşlar verilmiş gibisin. Çok yorulmuşsun. Çok ağlamışsın. Gözlerinde görüyorum çektiğin acıları."
"Kötü şeyler yaşandı." dedim. "Hep kötü şeyler yaşanır zaten. Kötü insanlar hep kötü şeylerle uğraşır. Ben de kötü şeylerle uğraşmış kötü bir insanım."
Gözümde tek bir damla yaş, bütün kararsızlığıyla bekliyordu. Bazen olur öyle.
"Kaç kere denedin?"
"Bunu söylemek uygun olmaz. Ama hayatım boyunca ölmeyi istedim. Belli ki yeterince denemedim."
"Çaresizce bir şeylere tutunmaya çalışıyorsun. Birilerinin gelip seni kurtarmasını bekliyorsun. Geceleri yalnız, yatağında, sızana kadar ağlamamak için buradasın. Ama yine de gözündeki yaşları durduramıyorsun. Birisinden ne kadar iyi biri olduğunu duymak istiyorsun. Ama bu yetmiyor. Bunu duymak seni iyi biri yapmıyor. Yaptığın şeyleri unutamıyorsun. Beyninde her gece tekrar tekrar oynatıp, hafızana kazıyorsun. Aslında kötü biri değilsin. Ama baya güzel aptalsın. Yaşadığın şeyleri sadece kendinin yaşadığını düşünüyorsun. Kimse senin gibi acı çekmiyor sanıyorsun."
"Kimse benim gibi acı çekmiyor zaten. Herkesin acısı eşsiz. Zaten tüm sorun da bu. Empati dediğimiz şey sadece bir ilüzyon. Kimse başkasının çektiği acıyı çekmiyor. Kimse başkasının çektiği acıyı anlayamıyor da. Sadece başka birinin acı çektiğini görmek rahatlatıyor insanı. Dünyada, acı çeken tek kişinin sen olmadığını bilmek rahatlatıyor aslında."