7 Kasım 2013 Perşembe

08.11.2013

Az önce ev arkadaşımın odasındaydım.
Çeviri ödeviyle uğraşıyordu.
Yardım ettim tabi biraz.
Sonra farkettim ki 5 sene sonra işi o olacak.
Diğer ev arkadaşımın da bir mesleği olacak.
Sonuçta birer meslekleri olacak.
İstedikleri mesleği yapıyor olacaklar.
Bunun için uğraşıyorlar.
Sonra kendimi düşündüm.
Okuduğum bölümü...
Sonra 5 sene sonra nerede olacağım acaba dedim.
5 sene sonra olmak istediğim bir yer yok.
Hayatımın gidebileceğini düşündüğüm bütün yönlerde huzuru bulduğumu hayal edemiyorum.
Mutluluktan bir süre önce vazgeçtmiştim zaten.
Biliyorum mutlu olduğum, daha doğrusu olduğumu sandığım zaman, yani bir iki gün önce yazdığım yazı aklınıza geldi.
Sadece yanılsama takılmayın çok.
Bir şarkıda geçen bir söz: You are only as tall as your heart let you be.
Yani, sadece kalbinin izin verdiği kadar büyüksündür
Sorun şurada, ben kalbimde uzun zamandır bir şey hissetmedim.
Yani arada koştuğumda falan daha hızlı çarpıyor ama onun dışında pek bir hareketlilik yok.
Uzun zamandır yok. Uzundan da uzun zamandır.
Hissetmeye çalıştığım hissetmek istediğim şeyler uzun zamandır yok.
Bazen bir aşk şarkısı duyuyorum. Seviyorum ama o şarkıda yerine koyacağım kimse de yok.
Olsa da pek bir şey değişmez heralde.
Neyse işte hayattan beklentim yok, duygularımın çoğu yok.
Sadece acı var, her gece yatağa yattığım üzerime karabasan gibi çöken acı.
Nereden geldiğini bilmediğim acı...
Ne zaman gideceğini bilmediğim acı...
Son bir şarkı sözüyle kapatıyorum. Çevirisini yazmayacağım. Çünkü anlamanız için yazmıyorum.
Yeah, I have friends, but they have friends,
And they have parties, and I'm so awkward.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder